Bahrî Hasan Çelebi
Balıkesir’in Kızılcatuzla kasabasında dünyaya gelmiştir. Ailesi hakkında fazla bir bilgi yoktur. Dayısı İbrahim Efendi, Sultan III. Murad’ın ilk hocasıdır. Şair ve bilgin olan Dürri Abdülbakî Efendi de şairimizin oğludur. II. Selim’in hocası Ataullah Efendi’den icazet almıştır. Saraya yakınlığı sebebiyle de, kısa zamanda önemli görevle atanmıştır. Müderrislik, kadılık görevleri bunların başında gelmektedir.
Dervişler dervişi, egosunu yenmiş, övünmesini hiç sevmeyen, ilmî derecelerin üstün noktasına erişmiş, kemalât mertebesinde bir zat diye tarif ederler.
Kınalızade, “şiir ve inşada denize olan dalgıç gibiydi” ifadesini kullanır.
Son derece konuksever, misafirlerine izzet ve ikramda bulunmaya bayılan bir kişiliği varmış.
Üç dil bildiğini ve üç dille de şiirlerini kaleme aldığı belirtilir.
NA’T
Hâdi-i vâdî -i Hudâ talebî
Fahr-i âlem Muhammed-i Arabî
Nakş-i ser-levha -i kitâb-i vücûd
Nakş-bend-i kitâbe-i der-i cûd
Ser-i dil-cûy-i ravza-i ezelî
Şem-i halvet-serây-i lem yezelî
Sun’-ı pîşîn-i kâr-kâhı vücûd
Hâce-i sad-bâr-gâh-i vücûd
Hatem ü pîşvây-ı her mürsel
Evvel-i âhır, âhır-ı evvel
Şâhid-i nâzenîn-i bezm-i şühûd
Şâhid ammâ hakîkaten meşhûd.
1586 Yılının Haziran’ında Kudüs kadılığına atanınca, Kudüs’e gitmek için yola çıkan, asıl adı Hasan olan şairimiz Bahrî, yolculuk sırasında bir grup Dürzî eşkiyâsı tarafından yolu kesilerek öldürülür. Mezarı Trablusşam’dadır. (ÇİFTÇİ, Cemil, a.g.e)
Diğer bir kaynak
Asıl ismi Hasan’dır. Karasi (Balıkesir) vilayetinin Kızılca Tuzla kasabasında dünyaya geldi. Sultan Murad’ın hocası İbrahim Efendi’den ders aldı. İbrahim Efendi, Bahrî Hasan Çelebi’nin dayısıdır. Bahrî, Yavuz Sultan Selim’in hocası Ataullah Efendi’den mülazım oldu. Zilhicce 986 / şubat 1579’da Nikâbî Efendi yerine Hayreddin Paşa medresesine müderris oldu. 987 zilhiccesinde / şubat 1580’de Suûdî Efendi yerine geçti. 990 rebiülevvelinde / mart 1582 Ebussuûd-zâde Mustafa Efendi yerine Sahn-ı Semân’a müderris oldu. 991 zilhiccesinde/ aralık 1583’te Urus Mustafa Efendi yerine Trablus-Şâm kadısı oldu. 994 recebinde/ haziran 1586’da Arec Seydi Çelebi yerine Kudüs kadısı oldu. Kudüs’e giderken Dürzîler tarafından yolu kesildi ve öldürüldü (Recep 994/ Temmuz 1586) (Özcan 1989: 289). Sicill-i Osmânî’nin ölüm tarihini 996/1588 göstermesi yanlıştır (Tuman 2001: 90) . Mezarı Trablus’tadır. Bahrî, Harem Ağalarından Davud Ağa ve Musahib Mehmet Ağa’nın hocası olmuştur (Özcan 1989: 290).
Nev’îzâde’de (Özcan 1989: 290) Bahrî Efendi için şu anekdot yer alır: Bahrî Hasan Çelebi afyon ve berş kullanan ve sohbet meclislerini çok seven biriydi. Hanesine gelen kişilerin kalmasına ısrar eder ve bunu yaparken de şu beyti okurdu:
Bast u bisât u inbisât eyleyelüm sizünle biz
Şîr ü şekerveş ihtilât eyleyelüm sizünle biz
Biyografik kaynaklarda Bahrî Hasan Çelebi’nin üç dilde şiirleri olduğu söyleniyorsa da bu şiirlerin özelliği hakkında bir bilgi mevcut değildir. (Prof.Dr.KILIÇ, Filiz)
Eserlerinden Örnekler :
Kâşâne-i vücûdda bir encümen-cihân
Ruhsâr-ı âteşîn ile her mâh pâre şem’
Serkeşlik itme âh-ı derûnumdan it hazer
Serkeşlik ile kaldı mı gör rûzgâra şem’
Berbâd oldugın ser-i Hüsrev külâh-ı Key
Söyler zebân-ı hâl ile her tâcdâra şem’
(Kaside yazılan kişinin övgüsü hakkında)
Zâtun gibi senün yed-i meş’al fürûz-ı sun’
Yakmadı bu serâçe-i zengâr-ı kâra şem’
Tab’undan itdi rûzda nûr istifâde şems
Zihninden itdi gice ziyâ isti’âre şem’
Meh-rütbetâ sipihr-cenâbâ ki tal’atun
Kasr-ı zücâc-ı dîde-i ümmîd-vâra şem’
Tab’um fürûgı rûşen ide ‘arş-ı tâkını
Dil hücresinde lutfun eli çün uyara şem’
Mesnevîlerinde na’t-ı Resûlde dimişdir.
Hâdî-i vâdî-i Hudâ talebi
Fahr-ı‘âlem Muhammed-i ‘Arabi
Nakş-ı ser-levha-i kitâb-ı vücûd
Nakş-bend-i kitâbe-i der-i cûd
Serv-i dil-cûy-ı ravza-i ezelî
Şem’-i halvet-serây-ı lem-yezelî
Sun’-ı pîşîn-i kârgâh-ı vücûd
Hâce-i sad-bârgâh-ı vücûd
Hâtem ü pîşvây-ı her mürsel
Evvel-i âhir âhir-i evvel
Şâhid-i nâzenîn bezm-i şühûd