Ana Sayfa         Hakkımızda        HAVA DURUMU        RADYO-TV        İletişim

Kategoriler
İstanbul Hal Fiyatları


TUZLA KÖYÜ


TUZLA TARİHİ


HARİTA-COGRAFİ YAPI-İKLİM-NUFUS-TANITIM

Ulaşım haritası


Bölgenin uzaydan görünümü


TUZDAĞI


DOGAL ZENGİNLİKLER


TARİHİ ZENGİNLİKLER


TUZLA RESİMLERİ


YEREL ADETLER-YEMEK-MÜZİK

Köy Hayırları


Deve güreşi


Tuzla Deve Güresi


KOMŞU KÖYLER


Çanakkale’nin Yöresel Ürünleri


EĞİTİM

Tuzla İlköğretim Okulu


Küçüklere tavsiye siteler


ZİRAAT-HAYVANCILIK

Faydalı ziraat linkleri


Ziraat Yardımcısı


Ziraat Hatıraları


LİNKLER


PRATİK BİLGİLER


TUZLA OVASI


ÇANAKKALE SAVAŞLARI HATIRASI

Fatihin Topları


TUZLADAN HATIRALAR


ESKİ ÇANAKKALE HATIRALARI


SAMSUN AYVACIK


KIZILCATUZLA BÜYÜKLERİ


  Anket
Sitemizin tasarımını nasıl buldunuz ?
     Anket Sonuçları

  Sayaç
Şu An 524
Tekil
Bugün 34
Toplam 34
Sayfa Görüntülenme
Bugün 39
Toplam 1132185


Ziraat Makaleleri

canavar otu, orobanş (Orobanchaceae) mücadelesi

Resim


Merhaba pek çok bitkiye zarar veren bu parazit ot ile ilgili sitemizde herhangi bir bilgi bulamadım ve sizinle YRD.DOÇ.DR. SERPİL ÖDEN in bu ot hakkında verdiği bilgileri paylaşmak istedim.

Canavarotu (Orobanş), Oroban chaceae familyasına ait obligat çiçekli parazit bir bitkidir. Yaygın olarak görüldüğü Akdeniz ülkelerinde birçok üretim alanı bu parazit bitkiyle bulaşıktır. Kalifomia, Batı Avustralya ve Küba gibi benzer iklime sahip ülkelerde de yaygındır. Bazı türler Sudan gibi, kurak ve yarı kurak ülkelerde, bazı türler ise İsveç'in kuzey kıyılannda görülmüştür.

Orobanche cinsine ait 100'ün üzerinde tür bulunmaktadır. Ancak bunlardan birkaç tanesi kültür bitkilerine zarar verir. Bu parazit bitki Asteraceae, Fabaceae, Solanaceae, Apiaceae ve Cucurbitceae Familyası üyelerinde önemli kayıplara neden olur.

Birçok bölgede orobanşın verdiği zarar, o bölgedeki üretim metotlanna bağlı olarak değişir. Bazı durumlarda tarladaki tüm ürün zarar örebilir.

Orobanşın biyolojisine ve konukçuya özelleşmesine bağlı olarak özel kontrol yöntemleri geliştirmek gerekir. Ne yazık ki bugüne kadar etkili bir yöntem bulunamamıştır. Kontrol yöntemlerini geliştirebilmek için parazitin biyolojisi ile ilgili daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır.

1- BiYOLOJÎSÎ;

Orobanche türlerinin birçoğu tek yıllıktır ve tohum ile ürerler. Bu cinse ait türlerde konukçu-parazit ilişkileri büyük ölçüde doğa koşulları ile ilişkilidir. Bu ilişkiler çevre şartları ve üretici şartlanna bağlı olarak değişir. Toprak şartları ve predatörlerin varlığı ise ikincil faktörlerdir.

1.1. Tohum;

Orabanche tohumları bitki dünyasının en küçük tohumlarıdır. Tohum büyüklüğü türler göre 4,9x10__ mg Arasında değişir. Çiçek açma zamanı da tohum büyüklüğünü etkiler. Küçük tohumlar çiçeğin uç kısımlarında bulunur. Tohumların yüzeyi kalınlaşmış karakteristik bir tabaka ile kaplanmıştır ve bu durum tohumun rüzgar ve su ile yayılmasını kolaylaştırır. Nişasta ve yağ içeren endosperm tabaka ise kotiledonsuz bir embriyo ile çevrilidir.

Tohumlar çok sayıda üretilir, her kapsülde 500-5000 tane tohum bulunur. Bazen bir bitkide 100'den fazla kapsül bulunabilir. O. Crenata türüne ait bazı büyük bitkiler birkaç yüz bin tohum retebilir. O. Ramosa gibi türlerde ise her bitki 5.000-20.000 arasında tohum üretmektedir.

Tohumlar toprakta 10 yıldan fazla bir süre canlı kalabilmektedir.

1.2. Çimlenme ve tutunma;

Olgunlaşmış tohumlar türe ve çevre şartlanna bağlı olarak günlerce veya aylarca çimlenmeden uyku halinde kalabilir. Elverişli çevre koşullannda bile çimlenme sadece konukçu bitkinin çimlenmeyi teşvik edici salgılarının varlığıyla gerçekleşebilir. Rizosfer uyarıcı maddelerin dağılımı, toprakta suyun varlığına bağlıdır.

Orabanche'm çimlenmesi ve gelişmesinde sıcaklık çok önemli bir faktördür. O. Crenata ve

O. Ramusa için optimal sıcaklık 15-25° C, minimum sıcak 5° C ve maksimum sıcaklık ise 30°dir. Çimlenmeyi takiben hyaline, kök benzeri bir yapı ve çimlenme tupü testa'dan dışarıya çıkar. Bu yapı O,15mm. Genişliğe ve 3-4 mm. Uzunluğa erişir. Bu nedenle tohumlar konuk bitki köklerindeki bu hazır ortam parazitik yaşamlarına başlarlar.

Bitki kökündeki bu ortamda çim borusu pozitif bir kemoterapi gösterir bitki köküne doğru büyür. Bu yapıdaki kalınlaşma appressorium olarak bilinir.

1.3. Hanstorîum oluşumu;

Appressorium konukçu bil köklerinin iletim demetleri ile bağla kurar. Bu bağlantıyı sağlayan doku haustorium olarak bilinir. Bağlantı kurulduktan sonra önce ufak bir kabarcık oluşur ve bu"tuberculi olarak bilinir. Tuberculus sandan yeşile kadar değişen bir renktedir. Olgılaçınca 0.5-2.5 cm. kalınlığa erişir,Bu organ konukçudan su, mineral madde ve organik maddeleri almaya yarar. Genç tuberculus, baklagil köklerin azot fikse eden Rhizobium bakterilerir oluşturduğu modüller ile karıştırılmamalıdır. Tuberculus turuncu renk Rhizobium modülleri ise kırmızımsıdır.

l .4. Sürgün gelişimi ve çimlenme;

Tuberculus üzerinde ki oluşumundan sonra bir tomurcuk gelişir ki bu daha sonra sürgünü meydana getirir. Bazı türlerde (O. Aegyptiaca O. ramosa gibi) sürgünün dallanması normaldir, bazı türlerde ise bu durum nadiren görülür. Yaşam çemberir toprak altı süresince Orobanc karbonhidrat biriktirir, görülebilir gelişme nispeten yavaştır. Ancak karbonhidrat birikimi,parazitin sürgün oluşturmasını sağlar, toprak yüzeyine çıkan parazit sürgün ve çiçek oluşumunu kısa zamanda tamamlar.

Sürgün gelişimi ve çimlenme, parazit ve konukçu bitkinin beslenme durumu ve toprak sıcaklığı ile yakından ilişkilidir.

Orobanche'm toprak altındaki gelişme süreci çevre şartlanna bağlı olarak 30 ile 100 gün arasında değişir. Tüm yaşam süreci ise yaklaşık 3 ile 7 aydır.

1.5. Generatif gelişme;

Vegetatif gelişmeden generatif gelişmeye geçiş ile sürgün gelişimi hızlanır, optimum şartlarda toprak yüzeyine çıkıştan birkaç gün sonra çiçekler oluşur.

Bütün bitki tüylerle kaplanır. Birçok tür kendine döllenir. (Om; O. cemua). Bununla birlikte O.crenata ve O. aegyptica çapraz melezlenebilir. Meyve 0.5-2 cm. arasında değişen bir kapsül şeklindedir. Gövdede besin maddelerinin birikmesine bağlı olarak, orobanş tohumları konukçu bitkinin ölümünden sonra bile olgunlaşmaya devam edebilir.

Parazit ve konukçu bitkinin çiçeklenmesi bazen aynı zamanda olabilir. Her ikisinin deçiçeklenmesini etkileyen en önemli etkenler, sıcaklık, su ve besin maddesi miktarıdır.

2. ZARARI

2. l. Etki şekli ve belirtileri;

Parazit bitkinin gelişimi, konukçu bitkiden su, mineral madde ve organik maddeler alınabildiği sürece devam eder. Toprak altındaki sürgünleri karbonhidrat depolar, bu yüzden bitki besin elementleri hızla tükenir. Parazit bitkinin topraktaki varlığı, konukçu bitkinin gelişimim önemli oranda etkiler. Bu dönemde orobanş sürgünlerinin gelişimi çok hızlıdır, bu nedenle konukçu köklerinin karbonhidrat kaybı hızla artar.

2.2. Zarar şekli;

Enfekteli konukçu bitkideki zarar verim kaybı şeklinde ortaya çıkar. Bazı bitkilerde(tütün, ayçiçeği,domates, havuç, patlıcan ve lahana gibi) kalite kaybıda görülebilir.

2.3. Ekonomik önemi;

Ürün kaybı, enfeksiyon şiddeti ile doğrudan ilişkilidir. Bu kayıplar %5 ile %100 arasında değişebilir. Bu sayı ortalama %34 civarındadır. Orobanş türleri arasında O. cernua en yaygın olan türdür ve yaklaşık 7 milyon hektar ayçiçeği tarlası bundan zarar görmüştür. (Doğu Avrupa'da) O. crenata ve O. aegyptiaca Batı Asya ve Kuzey Afrika'daki baklagil tarlalarında ortaya çıkar ki bu tarlalar yaklaşık 4.4 milyon hektar kadardır. 2.6 milyon hektar alana yayılmış Solanacae familyası üyesi bitkiler (domates, patates, tütün ve patlıcan gibi) ise O. ramosa ve O. aegyptiaca tarafından zarar görür.

3. KONTROL

3. l. Kültürel Önlemler;

Elle Yolma; Tohum bağlamadan önce yapılan, faydalı bir yöntemdir. Yoğun bir iş gücü gerektirir.

Enfeksiyonun çok şiddetli olmadığı durumlarda kullanılabilir.

Geç Dikim; Orobanş enfeksiyonunun zararlarından kaçınmak için geç dikim yapmak üreticiler tarafindan iyi bilinen bir yöntemdir. Orobanş sürgünleri bu yöntemle %90 oranında azaltılabilir. Erken olgunlaşan çeşitler kullanılabilir. Ürün kaybını azaltmak için dikim geciktirilebilir.

Tuzak Bitkiler; Bu yöntem henüz tarla koşullarında uygulanmıyor. Ancak Unumussitatissimum L. İsimli bitkinin orobanş tohumlarının çimlenmesini %30 oranında teşvik ettiği biliniyor. Orobanş tohumlannın çok uzun ömürlü olması (10 yıldan fazla) yüzünden bu yöntem çok etkili değildir.

Derin Sürüm; Bu yöntemle orobanş tohumlan toprağın derin tabakalanna (20-45 cm) gömülür ve enfeksiyon şiddeti azalır. Bu uygula-ma için uygun ekipman ve uygun toprak gereklidir. Derin ürümü yüzeysel bir sürüm takip etmelidir.

Dayanıklı Çeşitler; Dayanıklı ve toleranı çeşitler elde etmede ıslah çalışmaları başarılı olmuştur.(Ayçiçeği, bakla gibi bitkilerde)Orobanş'a dayanıklılık mekanizması henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Islah çalışmaları devam ettikçe parazitin daha dayanıklı ırkları da oluşacaktır.

3.2. Kimyasal kontrol;

Herbisit'ler; Orobanşa karşı çok sayıda herbisid test edilmesine rağmen, bunların hiç biri etkili ve ekonomik bir kontrol sağlayamamıştır. Sadece gIyphosate bazı bölgelerde baklada uygulanmış ancak birbirine uymayan farklı sonuçlar alınmıştır. Irnazaguin, diğer bir sistemik herbisid olup, ümit vericidir. Ama çalışmalar hala devam etmektedir. Yeni çıkan orobanş sürgünlerine Kerosene uygulanması "elle yolma" yöntemine oranla daha faydalıdır.

Toprak Fümigantlan; Methyibro mide ve Dazomet gibi fümigantlar etkili kimyasal maddelerdir. Ancak yüksek fiyatları ve toksit etkileri nedeni ile kullanımları sınırlıdır.

Çimlenmeyi teşvik eden maddeler; Bu bileşiklerin ticari amaçla üretilmemesi, bu amaçla kullanılma lanna engel olan en önemli nedendir.

3.3. Fiziksel kontrol;

Solarizasyon;Toprak sterlizasyonu için, polietilen bir örtü ile doğal güneş ışınlarından yararlanılarak uygulanan bir yöntemdir. Polietilen örtü sayesinde, sıcak havanın yardımı ile toprak sıcaklığı yükselir. Bu yöntem orobanş tohumları ile bulaşık bazı toprak zararlılannın sayışım azaltır.

3.4. Biyolojik kontrol;

Böcekler; Doğu Avrupa'da biyolojik mücadelede kullanılan Phytomyza orabanchia Kalt. etkili bulunmuştur. Başarılı bir kontrol için, orobanş çıkışından önce bu böceğin populasyonunun arttırılması şarttır.

Funguslar; Fusarlum spp.ninkullanıldığı bilinmektedir. Ancak bu konuda daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.

3.5. Entegre mücadele;

Orobanşa karşı mücadelede solarizasyon ve fümigasyon tarla düzeyinde faydalı metodlardır. Bu yüzden, aşağıda altı çizilen birkaç metod birlikte uygulanmalıdır. Entegre mücadele yöntemleri İCARDA tarafından geliştirilmiştir .Örneğin; Dayanıklı çeşitlerin kullanımı, geç dikim ve gIyphosate uygulama birlikte kullanılabilir. Orobanşın çok yoğun olmadığı durumlarda, "elle yolma" enfeksiyonu azaltan bir diğer yöntemdir.



 

Zeytin Sineği

Bactrocera olea

Zeytin Sineği larva döneminde meyve etinde zarara neden olur. Larva gelişme süresince çekirdek etrafında galeriler açarak beslenir. Böylece meyvelerin çürüyerek dökülmesine, zeytinyağı miktarının azalmasına kısmen de yağda asitliğin düşmesine neden olmaktadır. Zarar oranı normal yıllarda % 15-30, salgın yıllarında % 60’ a kadar ulaşabilmektedir.
Kültürel Önlemler : Pupaların yok edilmesi için kış aylarında toprağın derince sürülmesi zarar periyodu boyunca 3-4 günde bir kurtlu zeytinlerin toplanarak zeytinlikten uzaklaştırılması gerekmektedir.

Kimyasal Mücadele : Meyvelerin yumurta koyma olgunluğuna geldiğinde vuruk sayımları yapılarak yeterli vuruk saptandığında ilaçlamaya geçilir. Ergin artışlarının belirlenmesinde Mc Phail ve sarı yapışkan vertikal tuzaklar kullanılır. Yapılan sayımlar sonunda salamuralık çeşitlerde % 1 vuruk yağlık çeşitlerde ise % 6-8 vuruk saptandığında yer aletleriyle ile kaplama ilaçlama yapılır. Zeytin sineğinin ergin mücadelesini hedefleyen uçakla ULV- bait sprey ilaçlamasında ise ürünün yok yılında % 1 vuruk, var yıllarda ise % 2-3 vuruk saptandığında ilaçlamaya başlanır.

 
Mcphail tipi besin tuzağı ile ilgili görsel sonucu
Mcphail tipi besin tuzağı


Sarı Yapışkan Tuzak ile ilgili görsel sonucu
Sarı Yapışkan Tuzak
 

Etkili madde
Form. Tipi

Doz (Preparat/ hl su)

 

A ç ı k l a m a

Öncelikli olarak tavsiye edilen ilaçlar

Feromon, %0.01+ Deltamethrin, %0.0187

Tuzak

- Orta büyüklükteki ağaçlardan oluşan yeknesak zeytin bahçelerinde, iki ağaca bir tuzak,

- Büyük taçlı ağaçlardan oluşan bahçelerde ve yeknesak olmayan bahçelerde, her ağaca bir tuzak asılır.

Hidrolize protein, 850 g/l + Malathion, %25

WP + EC

4 litre + 4,5 kg

Zehirli yem kısmi ilaçlama

Hidrolize protein, 850 g/l + Fenthion, 525 g/l

EC + EC

1 litre + 500 ml

Zehirli yem kısmi ilaçlama

Beta Cyfluthrin, 25 g/l

EC

30 ml

Kaplama ilaçlama

İkinci derecede tavsiye edilen ilaçlar

Formothion, 336 g/l

EC

150 ml

Kaplama ilaçlama

Cyfluthrin, 50 g/l

EC

30 ml

Kaplama ilaçlama

Deltamethrin, 25 g/l

EC

25 ml

Kaplama ilaçlama

Deltamethrin, 120 g/l

EC

5.5 ml

Kaplama ilaçlama

Fenthion, 525 g/l

EC

100 ml

Kaplama ilaçlama

Trichlorfon, %80

SP

125 g

Kaplama ilaçlama

 

 





Toprak, nasıl iyileştirilir?
ARAZİNİN DRENAJI

Drenaj, kabaca suyun akıp gitmesi için alınan önlemler olarak tanımlanabilir. Tarımda drenaj çok önemlidir. Pekçok bitki, arazide suyun iyi drene edilmesini fakat hızlı bir şekilde kaybolmamasını ister. Özellikle erkenci bitkilerde drenaj çok daha fazla önem kazanır.

Tarlada ideal su tutulması için, minerallerin çevresinin ince bir su tabakasıyla kaplı olması ve organik minerallerin aralarının havayla dolu olması gerekir. Bitkilerin kılcal kökleri mineralleri çevreleyip hem gereken besinleri emer hem de ihtiyaç duyduuğu havayı teneffüs eder.

Toprağa üstten ilave edilecek organik katkı maddeleri veya alçıtşı ya da kireçtaşı gibi maddeler kilin, kum gibi küçük topaklar halinde bir arada tutulmasını sağlayarak toprağın drenaj özelliğini geliştirir. İklim koşullarına göre toprak işlenerek ve havalandırılarak da drenaj işlemi geliştirilebilir.

Örneğin kuru havada toprak işlenirse hem killi toprak alete yapışmaz hem de toprak kolayca parçalara ayrılabildiği için drenajı kolaylaştıracaktır. Toprağa kum veya çakıl karıştırılarak da tarlada drenaj geliştirilebilir. Ancak bu işlem için çok miktarda kum-çakıl gerekir. Bunları temin etmek pahalı olduğu için ancak küçük alanlar için düşünülebilir.

TOPRAĞIN HAVALANDIRILMASI
Tarla ve bahçelerde toprağın havalandırılması pek çok sebepten dolayı önemlidir. Havalandırma sayesinde hem toprağın drenajını iyileşir, hem yd bitki köklerinin ve diğer toprakaltı organizmaların kolayca nefes almasını sağlar. Havalandırma işlemi, drenaj için kullanılan metodların çoğu ile yapılabilir.

TOPRAĞIN İŞLENEBİLİRLİĞİ
Ağır killi toprakların kolay çalışılabilir hale sokulması anlamına gelir. Bu işlem yine drenaj için kullanılan metodlarla yapılabilir. Toprağın işlenebilirliği için ayrıca ihtiyaç duyulan uygun organik katkı maddelerinin ilavesi de gerekir.

TOPRAK RENGİ
Toprak rengi, arazide ne kadar zamandır tarım yapıldığına bağlı olarak değişir. Asıl renk ise toprağın oluştuğu ana kayaya göre değişmekle birlikte içindeki organik madde miktarına göre meydana gelir.

Örneğin koyu renkli topraklar, arazinin çok uzun süredir tarımda kullanıldığını gösterir. Bu tip koyu renkli topraklar. sıcaklığı daha çabuk emer ve daha yavaş soğur. Bu durum şu anlama gelir; ilkbaharda toprak daha erken ısınacaktır. Aslında toprağın iyileştirilmesi demek, renginin koyu hale getirilmesi demektir. Geçmişti toprağın rengini koyulaştırmak için havalandırılmış kurum atılırda, ancak günümüzde daha çok organik karışımlar tercih ediliyr.

SU TUTMA KAPASİTESİ
Kumlu topraklarda su tutma kapasitesi büyük bir sorun olarak ortaya çıkar. Bu tip topraklarda su kolayça alt katmanlara iner ve bitkiler sudan yeterince faydalanamaz. Toprağın su tutma kapasitesini yükseltmek için araziye mümkün olduğu kadar çok organik katkı maddesi katılması gerekir. Bu sayede toprağın su tutma kapasitesi artar ve bitki kökleri kuru ve sıcak havalarda da suyu alabileceklerdir.


 




ZEYTİN ÇEKİRDEĞİ
Görüntünün olası içeriği: bitki, gökyüzü, ağaç, açık hava ve doğa
Yere atılan zeytin çekirdeklerinin hiçbirinin çimlenmediğini belki fark edenler olmuştur. Peki zeytin tohumları bu şekilde çimlenmiyorsa, çevremizdeki zeytin ağaçlan nasıl ortaya çıkıyor?
Zeytin odununun çok sert bir yapıda olmasından ötürü zeytin içerisinde yer alan çekirdekleri de odunsu bir yapıda olur. Bu yüzden de zeytin çekirdekleri ya da tohumlarının içerisinde bulunan fideciklerin gücü, bu sert ve odunsu kabuğu kırmaya yetmez. Bundan dolayı bizler yediğimiz zeytinlerin çekirdeklerini toprağa attığımızda, o tohumlardan zeytin ağacı çıkamaz.
Peki doğal olarak bu iş nasıl gerçekleşiyor? Doğada zeytin meyvelerini en çok sevenler sadece insanlar değiller. İnsanların bu konudaki rakipleri karatavuk (Turdus merula) adı verilen küçük siyah renkli kuşlar. 24-25 cm boyunda ve simsiyah tüylerle kaplı olan ve gagaları sarı- kavuniçi renkli olan bu sevimli kuşlar zeytin meyvelerini çok severler.
Yılın Türü: Karatavuk | Türkiye Üreyen Kuş Atlası
Bu meyveleri bir çırpıda yutan bu kuşlar kursaklarında zeytinin etli kısımlarını sindirirler. Ancak, onlar da bizim gibi odunsu yapıda olan zeytin çekirdeklerini sindiremezler ve dışkılama yoluyla sindiremedikleri çekirdekleri dışarıya atarlar. İşte sadece bu karatavukların kursağından geçmiş olan zeytin çekirdekleri toprağa düştüğünde çimlenebilir. Çünkü karatavuk kursağındaki küçük taşlarla ve sahip olduğu kuvvetli asitlerle zeytin çekirdeklerinin odunsu kabuğu, sindirim sırasında incelir ve yumuşar. Bu yüzden de karatavuklar tarafından kabukları inceltilmiş ve yumuşatılmış çekirdekler toprağa düştüğünde çimlenebilir. Zeytinlerin gerçek dostu olan karatavuklar sahip oldukları bu özellikle bizler için çok önemli.



  Duyurular
  TUZLA 2019 GÜZ DEVE GÜREŞLERİ (Lütfen tıklayın)

  2019 Tuzla Köy Hayrı (Lütfen tıklayın)

  Resim Galerisi
 



































































Site içi Arama
 

E-posta Bülteni
 


Tasarım & Programlama: Met Web Tasarım